23 Aralık 2010 Perşembe

İHH, Antisemitizm ve Kulak Sağlığı

Okuldan eve yürüyorum. Trafik, benim yorgun adımlarımın hızında işliyor. Derken üst tarafı tamamen hoparlörlerle bezenmiş bir İnsani Yardım Vakfı aracı beliriyor.

İHH. Mavi Marmara olayı ile ünü tavan yapan vakıf.

Tüm hoparlörler son ses açık, yer yer "Tazminat yetmez" cümlesi ile başlayan cihad çağrısına varabilecek Türkçe duyurular, yer yer Arapça ilahiler, kulak zarımın ırzına geçti. Ölenlerin üstünden rant sağlamanın, yardımdan çok reklam yapmanın falan dindeki yerini kurcalama niyetim yok fakat kulak sağlığıma zarar verdirmeme hakkım var.

Bunu "dinsiz, duyarsız, kafir" biri olduğum için söylemiyorum. Fatih semalarında sözkonusu araç gövde gösterisi yaparken, Yavuz Selim semtinin sakallı sakinlerinden bile yüzünü buruşturanlar vardı. Kulağın yolu bir tabi. Hatta birisi "Bu ne böyle ya!" dedi, amca muhtemelen de avazı çıktığı kadar bağırmıştır fakat aracın sesinden duymak ne mümkün! Dudak okumak benimkisi...

Bir de şunun farkındalar mı bilmiyorum: İstanbul'un en muhafazakar semtlerinden biri olan Çarşamba'nın aşağı caddesinde böyle bir çığırtkanlık, Yahudi düşmanlığına yardımcı olmaktan başka bir işe yaramaz. Ben, terörizm/özgürlük mücadelesi ikileminde radikal bir kişiyim, o yüzden Hamas gibi bir örgütün bile mücadelesinde haklılık payını açıkça savunurum, lakin bu çığırtkanlığı Massachusetts gibi birilerinin bir şeylerin farkına varması gerektiği bir yerde yapmıyorsunuz. Yaptığınız yer Fatih, Çarşamba. Hergün İsrail'e beş vakit küfredilen bir yer. Aynı söylem bir yerde Filistinlilerin hakkı yararına neden olabilecekken, başka bir yerde antisemitizme yol açabilir.

Çarşamba'nın bir delisi var. Her gün elinde iki bayrakla, Suudi Arabistan bayrağı ve üzerinde Atatürk resmi olan bir Türk bayrağı ile iki slogan atar: "Katil İsrail" ve "Hain Kürtler, Atatürk keser." Yahudi olsam, bu insandan korkarım. Şu adam yahudiymiş diye birinin üstüne salsanız, öldürmeyeceğinin garantisi yok. Zaten cinnetlerin, akli dengesizliklerin kol gezdiği bir dünyada dinin, faşist ve radikal söylemlerin ne kadar zararlı olabileceğinin farkına kimse varmıyor.

Kuran'da Saffat Suresi 100'den 110. ayete kadar bir hikaye vardır. İbrahim, Allah'tan bir çocuk ister, Allah ona İsmail'i verir fakat İbrahim, rüyasında İsmail'i Allah'a kurban ettiğini görür. Baba-oğul, "rüyada emrolunan şeyin" yapılması üzerinde fikir birliğine varır, İbrahim tam oğlunu kesecekken bu ikisine de mükafat olarak kurbanlık bir fidye verir (Gökten koç inme olayı). İbrahim'in, rüyasına sadık kaldığı övülür. Bana sorarsanız, bir peygamberin, Allah'ın çocuk kurban edilişinden memnun olabileceğini düşünmesi, İslam'ın, yaratıcıya insan kurban etme ritüellerini teşvik edici pagan dinlerden evrildiğinin kanıtıdır. Aynı hikaye İncil'de de vardır ve pagan dinlerinin etkisi daha da açıktır.

Neyse, konumuz bu değil. Geçende bir haber okudum. İngiltere'de 35 yaşında bir kadın, İbrahim'in gördüğü gibi bir rüya görüyor ve 4 yaşındaki kızını kesip, kalbini çıkarıyor. Polis eve geliyor, kadın, kızının cesedi yanında son ses açmış Kuran dinliyor.

Bu örneği şu yüzden veriyorum; Bir insanın akli problemleri olabilir. Din, ırk, milliyet gibi kavramlar insanların bu problemlerini daha da derinleştirip, dehşet verici şeyler yapmasına sebep olabilir.

Mavi Marmara olayının ertesinde verilen tepkileri hatırlıyorum. "Hitler haklıymış. Keşke Yahudilerin hepsini yok etseymiş." Bu sözleri bir grup marjinal kesim söylemedi. Sıradan vatandaş, arkadaşlarım, Facebook'ta, orada burada söyledi. Saadet Partisi miting yaptı, bu sözlerin paralelinde bir pankart açıldı. Tabi akabinde açıklama gecikmedi: "Olayların Milli Görüş ile ilgisi yoktur. Bir grup marjinal kesim pankart açmıştır."

Tamam da, mitingde binlerce kişi var, bu pankarta kimse sesini çıkarmamış. On kişinin açtığı pankart, Milli Görüşçüler tarafından tepki çekse anında kaldırtılırdı. "Münferit" diye açıklanan olayların ne kadar kolay toplumsal bir trajediye döndüğünün ne zaman farkına varacağız?

Ahmet Türk'ün burnu kırılır, açıklama "şehitlerimiz aklıma geldi, nevrim döndü, pişmanım" şeklinde olur. Hrant Dink öldürülür, öldürenler kahraman olur.

Şimdi siz, İsrail'le alakası olmayan, Türkiye vatandaşı bir Yahudi olsanız, onca "Hitlerci" arasında kendinizi güvende mi hissedersiniz?

He tabi, bir de "ya sev ya terket"çiler var. O da ayrı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder