Şuursuz halk tabakasının üstbilişsel değerleri anlamaya, onlara ulaşmaya çalışması için simgelere ihtiyaçları vardır. Bu simge bazen tarihi bir karakter olur, lider olur, bir put olur, bir komutan olur. O karakteri eleştirmek, o liderin insani özelliklerini göstermek, o putu kırmak, o komutanın bir savaştaki rolünü küçümsemek, hakaret olarak algılanır, bu şuursuz halk tabakasının şuursuz refleksi kaçınılmaz olur. Burada bahsettiğim şuursuz halk tabakası, fakir, işçi sınıfı, veya eğitim düzeyi düşük kesim değildir. Mevki, makam da kimseyi şuursuzluktan kurtarmaz.
Buna son örnek, Muhteşem Yüzyıl adlı dizi. Pekçok kesimden daha fragmanıyla birlikte müthiş tepkiler alan diziye, RTÜK, uyarı vermiş. Sebebi de, "Tarihi karakterlerin özel hayatına müdahale"ymiş. Ulan, 500 sene önce yaşamış birinin özel hayatına nasıl müdahale edilebilir?
Ben pek televizyon izlemem. Dizi ise hiç izlemem. Fakat o kadar gürültüye kayıtsız kalmayıp biraz baktım. İlk dikkatimi çeken haremin konumu, sarayda konuşulan dil gibi dizi için uyarlandığı belli olan değişikliklerdi. Zaten bu bir belgesel değil, dizilerin ayakta kalması için reytinge ihtiyaçları vardır ve yeterli reyting için de tamamen gerçeklere bağlı kalamazsınız. Eğer gerçeklerin meraklısı olan varsa, kaliteli belgeseller izler, kaynakları -ulaşabildiğince- araştırır. Burası ifade özgürlüğünün olduğu bir ülke ise, hayali bir Kanuni de yaratılabilir, hayali bir Atatürk de yaratılabilir, istenildiği gibi diziye, kitaba aktarılabilir, aktarılabilmelidir. Tarihi karakterler nasıl mitleştirilip resmi tarihin tanrıları haline getirilebiliiyorsa, çarpıtmalar ters yönde de yapılabilmelidir.
Tarihten övünmek ya da utanmak gibi konuları hiç anlamam. Hayatta hiçbir başarısı olmayan insanların yapacağı bir iştir tarihindeki insanlarla övünmek. Nasıl ki anamızın, babamızın başarısı ya da suçları bize yüklenemezse, tarihle de övünmek anlamsızdır. En kötü ve korkunç tarihi olayların yaratıcılarının torunları olabiliriz, bu bizi kötü bir ırk yapmaz. Savaşçılık, insancılık, vatanseverlik, dindarlık, adalet gibi kavramlar genetik değildir ve bir ırkın kurduğu devletlerin nitelikleri, o ırkın özelliklerini göstermez. "Irk özelliği" diye bir şey de yoktur. Bu yüzden övünülecek, utanılacak bir tarih olamaz.
Fakat insanlar Osmanlı'da cidden yabancı ülkelerden gayrimüslim kızların köle olarak alındığını, bazen padişahın cariye sayısının 800'leri geçtiğini, bunların büyük bir çoğunun saray işlerine bakan hizmetçiler olarak kullanıldığını fakat padişahın istediği ile ilişkiye girebilme hakkı olduğunu bilmiyorlar mı? Bu cariyeler bir nevi geyşa gibiydi, saray eğitimi alıyorlardı, padişaha layık, tam donanımlı Osmanlı kadını olma yolunda yetiştiriliyorlardı. Hatta herşeyi kayıt altında tutma konusunda tarihin en hassas devletlerinden biri olan Osmanlı'da, padişahın hangi gün kimle ilişkiye girdiği bile kayıt edilirdi, hanedanlık hesaplarında bu kayıtlar da kullanılıyordu.
Fetihçi tarihimiz hep övünülecek bir şey olarak lanse edilir. Bu konuda 46 senelik iktidarı boyunca topraklarını 6,5 milyon metrekareden 15 milyon metrekareye dayandırmış padişah olan Kanuni'nin ayrı bir yeri vardır. Lakin neresinden baksanız, ne bu yayılmacı, müslüman olmayan ülkeler başta olmak üzere pekçok ülkeyle sürekli savaş içinde olan, dünyanın Osmanlı'nın sistemini kabul etmesini ilke edinmiş ve ekonomisini bu politika üzerinden geliştirmiş zihniyetin, ne kölelik sisteminin, ne padişahın, tahtın güvenliği adına kardeşlerini katletme yetkisinin övünülecek bir yanı yoktur. İngilizlerin İstanbul'u işgal etmesinin gözümde Osmanlı'nın Rumlara ait olan İstanbul'u işgal etmesi arasında bir farkı yoktur. Hatta İngilizler bunu İstanbul'a sahip olmak değil, Ortadoğu emelleri gibi sebepler için yaptılar, Osmanlı ise fetih amaçlı yaptı. Tabi bu İstanbul'u Rumlara verelim demek anlamına gelmiyor; Demek istediğim şu, insanlık tarihinin övünülecek bir yanı yok. Neresinden bakarsan kan, savaş, ölüm. Dünya üzerindeki çoğu ülkeler, üzerinde yaşayan insanların atalarının kanı kadar, orada eskiden yaşamış farklı ırktan masum insanların kanı üzerine de kurulmuştur. Şu son birkaç bin senedir insanların birbirlerine yaptıklarının övünülecek bir tarafı yok.
Sırf Osmanlı tarihi değil, cumhuriyet tarihinin de övünülecek bir yanı yok. Hatta adı cumhuriyet olduğu için, bunun nasıl bir diktatörlük olduğunun, anayasal monarşiden hiçbir farkı olmadığının üstü örtülüyor ve bu daha şeffaf olan Osmanlı tarihini savunmaktan da tehlikeli olabiliyor. Yine bu dizi uyarı ile kurtulmuş, ben "Muhteşem İnkılap Tarihi" diye tamamen tarihi gerçeklere dayanan bir belgesel ya da proje yapmaya kalksam, ilgili kişiler ve icraatleri anayasa ile korunma altında olduğu için hakkımda dava açılır, hapse atılabilirdim.
Hapse atanlar da Muhteşem Yüzyıl dizisine karşı çıkanlarla aynı zihniyetteki insanlar olurdu. Çünkü rejimimiz hiçbir zaman cumhuriyet olmadı, çünkü yönetimdekileri ululayan "şuursuz halk" yaratan bir sistemde yaşıyoruz, iktidardakiler de bir anda şuurlanamıyorlar ne yazık ki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder