13 Şubat 2011 Pazar

Sünnet Bir Çocuk İstismarıdır

Sünnet, hiçbir sağlık sorunu olmayan bireylere yönelik bu kadar kabullenilmiş, legal olan tek ampütasyondur (Vücutta bir organın cerrahi yöntemle kesilip alınması). Sağlık sorunu olmayan bireylere yönelik yapılan cerrahi müdahaleleri geçtim, sünnet, 19. yüzyıldan beri en fazla yararı olduğu iddia edilen operasyon olmuştur. Öyle ki, Victoria devrinde (1837-1901)masturbasyonun azaltılmasına karşı sünneti yaygınlaştıran doktorlar, sünnetin, felç, sara, tüberküloz, fıtık, baş ağrısı, stres, şaşılık, körlük, zeka geriliği, cinsel içerikli rüyalar, rektum sarkıklığı, elefantiyazis, egzema, alt ıslatma, kasılma, mental bozukluklar, zeka geriliği problemlerine iyi geldiğini iddia etmiştir (1). Günümüzde bu kadar olağan akıldışı iddialar olmasa da, daha tehlikeli bir şekilde, sünnetle bağlantılı olabilmesi akla yatkın gelen iddialar geçerliliğini korumaktadır. Bu iddiaların da pek yakında sünnetin baş ağrısına iyi geldiği iddiası kadar komik geleceğini belirttikten sonra, sünnetin günümüz verileri ışığında yerine gelelim.


Sünnetin ülke ve dünya bilimindeki yeri
Sünnetin batı dünyası bilim adamları tarafından da yararlı görüldüğü inanışı öncelikle bir yalan. Dünya çapındaki hiçbir sağlık örgütü, sünnete onay vermiyor. Örneğin Amerikan Pediatri Akademisi, çocukların sünnet edilmesini tavsiye etmiyor. (2) Amerikan Tıp Kurumu, sünnetin şifa verici olmadığını söylüyor ve Amerikan Aile Hekimleri Akademisi'nin sünnetle ilgili bildirisi de bununla uyum içerisinde (3) (4). Ülkemize gelince Haydar Dümen, erken boşalmanın biyolojik nedenlerinin en başına sünneti koyuyor (5). Psikiyatrist doçent Nusret Kaya, işin psikolojik zararlarını belirtiyor ve sünnetin çocuklarda, ileride sorunlar oluşturabilecek kastrasyon kompleksine yol açtığını söylüyor ve tüm geçimini sünnet operasyonlarından kazanan Kemal Özkan bile bunu doğruluyor (6).

Sünnetle kaybedilen, işlevsiz küçük bir deri parçası mı?
İşlevlerinden bahsetmeden önce, sünnet derisi nedir ona değinmek gerekiyor. Sünnet derisi, penis gövdesinden uzanıp penis ucunu kapladıktan sonra tekrar bağlantı noktası olan penis başının alt kısmına geri dönen, yani çift katlı bir deri. Bu yüzden normalde dış yüzeyi penisin deri miktarının %50'lik kısmını oluştursa da (7), penis deri sisteminin %80'lik bir bölümüne tekabül ediyor (8) (9). Gelişimini tamamlamış sünnet derisinin açılmış gergin hali en az 8 cm'e 13 cm'lik bir kart boyutuna erişiyor. Bu deri 1 metre uzunluğunda kan damarı, 73 metrelik sinir ve 20.000 sinir ucu içeriyor (10).

Burada küçük bir parantez açalım; Genel inanış sünnetin idrar yolu enfeksiyonlarını azalttığı yönünde fakat tam tersine, sünnet derisi ince bir kas tabakasıyla kaplı ve bu kas lifleri kıvrılarak halkamsı bir şekil oluşturuyor ve idrar yolunu koruyor. İdrar yolu enfeksiyonları, erkek ve kız bebeklerde ilk altı ay içerisinde aynı oranda görünüyor (11). İlk altı ay içerisinde idrar yolu enfeksiyonu yaşamış çocuklarda, idrar yolu bozukluğu olma ihtimali yüksek. İdrar yollarında bir sorun olmayan çocukları inceleyen araştırmalarda, sünnetli çocuklarda, sünnetsiz çocuklarınki kadar idrar yolu enfeksiyonları görüldüğü tespit edildi (12). Ve Amerikan Pediatri Akademisi'ne göre, bu enfeksiyonlar genelde cerrahi müdahale olmaksızın ilaçla tedavi edilebiliyor, yani deriyi kesip alacaksınız diye bir şey yok. Ayrıca anne sütü de bebeklerin bu ilk altı ayda yüksek olan idrar yolu enfeksiyonu riskinin azalmasına yardımcı oluyor (13).

Tekrar sünnet derisine gönecek olursak, tıpkı göz kapağı ve yanak içinde olduğu gibi, sünnet derisinin altı da salgılı bir zara sahip. Bu zar iki kısımdan oluşuyor; Birincisi penis ucunu kaplayan ve kayganlaştırıcı, yumuşatıcı, koruyucu maddeleri salgılayan bezden oluşuyor, ikincisi de sünnet derisinin, penis ucunun açılmasına gereken esnekliğini veren elastik bir bant görevi görüyor. Penis ucunun hemen altında da deri, dilimizi sabit tutan gemcik (frenulum) gibi bir bağ geliştirmiş ve bunun sayesinde deri, penis ucunu kavrayabiliyor ve kaslarla uyumlu halde hareket edebiliyor. Sünnet işleminden sonra, penis derisinin geri kalanı da haraket kabiliyetini yitiriyor.

Sünnet derisinin işlevlerine gelince, deri, en başta immünolojik savunma görevi görüyor. Derinin dış kısmında bağışıklık sisteminin bir elemanı olan epitel Langerhans hücreleri bulunuyor (14). Yukarıda bahsettiğim sünnet derisindeki salgı bezler, lizozim gibi antibakteriyal proteinler ve enfeksyonları önleyici özelliği olan immünoglobulinler üretiyor (15) (16).

Sünnet derisinin ikinci görevi ise kendiliğinden bu işlevi göremeyen penis ucunun hassasiyetini, nem/yağ miktarını pH dengesini, ısı dengesini korumak ve ayarlamak (17).

Derinin diğer bir görevi de cinsel hassasiyet. Sünnet derisi, parmak uçları ve dudaklar kadar hassas. Sünnet derisi, penisin diğer tüm bölgelerinden daha zengin sinir resepsörler içeriyor ve bu sinir uçları ısı değişimlerini, hareketleri, yüzeyleri çok hassas bir şekilde algılayabiliyor (18) (19) (20). Sünnetin cinsel hassasiyete olan hasarlarını ne yazık ki ergenlik döneminden önce, yani ilk cinsel deneyimlerini yaşama olgunluğuna gelmeden sünnet olmuş hiç kimse bilemez, serçe parmakları doğuştan olmayanların, serçe parmağa sahip olmanın ne demek olduğunu bilmedikleri gibi. Lakin sonradan sünnet olan pekçok yetişkin insan, cinsel hazlarının azaldığını söylüyor. Ama binlerce sinirucunun, metrelerce sinirin ve damarın alınmasının, hassasiyeti azaltmayacağını söylemek akıl dışı olurdu.

Cinsel hassasiyeti azaltmak dışında şunu da belirteyim, penis ucu aslında sünnet derisinin kapladığı bir iç organdır; Sünnet olmak onu dış organa çevirmektedir. Gerektiği ısının altında ve kuru kalan penis ucu, cinsel birleşme esnasında fazla ısı değişimine tabi kalmakta ve bu da erken boşalmaya sebebiyet vermektedir (21).

Hijyen: Tırnak, göz kapağı ve sünnet
Çocukların sünnet edilmesi daha da dehşet vericidir. Sebebi ise çocuklarda sünnet derisinin, penise yapışık olmasıdır. Bu da canlı canlı deri yüzmek, tırnak çekmek ile eşdeğerdir. Halbuki ergenlikle birlikte sünnet derisi, penis ucundan kendiliğinden ayrılacaktır (22). H. L. Tan'ın "Foreskin Fallacies and Phimosis"'inde belirtildiği gibi bu, gülün tomurcuğuna benzer. Zamanı geldiğinde o kendiliğinden açılacak ve çocuk bunu kendisi yaşayacaktır. Nasıl tomurcuğu açarak gül çıkartamıyorsanız, çocuğun da sünnet derisini zorla soymamalsınız (23). Kimi çocukların sünnet derisi fazla dardır ve bu açılma zor gerçekleşebilir lakin bu durumda ülkemizin doktorları "nasıl olsa sünnet olacak, ikisi bir arada çıksın" diyebiliyorsa da, bu sorunu çözmek için deriyi kesip almadan, sadece ucunu açmaya yönelik müdahaleler mevcuttur, sünnet çözüm değildir.

Ayrıca sünnet derisini kesmekle hijyen falan sağlanmaz. Göz kapağı nasıl kendisini temizliyorsa, çocuğun sünnet derisi de kendi kendini temizleyebilme özelliğine sahiptir ve nasıl gözkapağının altı yıkanmıyorsa, Amerikan Pediatri Akademisi dahil hiçbir kuruluş, çocuklardaki yapışık sünnet derisinin altına ulaşılıp yıkama çalışmayı önermemektedir (24). Yetişkinlerde de geri çekilebilen deriyi suyla yıkamak yeterlidir (25). Sırf altında kir birikiyor diye bir organı kesmek, tırnaklar kirleniyor veya mantar riski var diye tırnakları çektirmekle, göz çapaklanıyor diye göz kapaklarını aldırmakla eşdeğerdir. Ayrıca gözden kaçan nokta, kadın cinsel organının temizliğinin çok çok daha zor olduğudur. Cinsel hazzı sıfırlamak ve sıvı salgılamalarını minimuma indirmek ve nispeten daha kolay temizlenebilmek için, kızların klitorisi mi alınsın? Bunu yapan toplumlar yok değil.

Kaldı ki, gözden kaçırılan nokta, sünnetin kan dolaşımına ve penis gelişimine olumsuz etkisi. Alınan deri miktarına ve yaranın kapanmasına bağlı olarak penis yamuk bir şekilde gelişebiliyor (26) ve dahası, sünnet yarası, kapanırken büzülmesi sebebiyle penis gövdesinin geri çekilmesine ve temelli kısalmasına sebep olabiliyor. Penisin içeri kaçtığı gerekçesiyle bir çok ebeveyn doktora başvuruyor (27). Yukarıda bahsettiğim gibi, pekçok damar bu yolla alınıyor ve penis başı ile penis derisinin kan dolaşımı sekteye uğruyor. Sünnet derisini beslemek yerine kan geri akmak durumunda kalıyor ve idrar deliği kansız kalarak kapanabiliyor, bu da idrar akışını engelliyor. Tüm bu süreç sonunda, meatal stenosis denen (28) ve sadece sünnetli çocuklarda görülen (29) bozukluk oluşuyor. Sünnetin hijyene katkısını geçtim, normalde içorgan olan ve sadece cinsel birleşme sırasında açılması gereken penis başı açıkta kalıyor ve korunmasızlaşıyor.

Bağırsak kanserinin önlemi bebeklerin bağırsaklarını aldırmak mıdır?
Penis kanseri genelde deride başladığı için, sünnetin, bu kanseri önlediği söylenir. Öncelikle komik olan, bu kanserin daha çok 60 yaş üzeri görüldüğü. Yani bebekleri sünnet etmenin mantığı nedir? Kaldı ki, kanser olduğu takdirde dahi, sünnet derisinin hasta kısmı cerrahi müdahaleyle veya lazerle alınabiliyor. Pekçok kanser için bu geçerliyken, vücudun pekçok yeri, bağırsak, dil, akciğer, gırtlak, deri, rektum, vs kanser riski taşırken, sünnet derisini hiçbir sorun yokken kesmenin mantığı nedir?

Kaldı ki, penis kanserini sünnetin önlediği de çürütülmüş bir iddia. Örneğin Wallerstein'ın çalışmasına göre, sünnet oranı çok çok düşük olan Norveç, Japonya, İsveç gibi ülkelerde, sünnet oranı daha yüksek olan Amerika'da olduğu gibi, penis kanseri oranı yüzbinde bir, yani daha yüksek değil (30) ve Amerika'ya oranla daha düşük sünnet yapılan Danimarka'da, penis kanseri oranı daha düşük. Noel Preston ve W. Leitch, araştırmalarında penis ve prostat kanserleri ile sünnet arasında net bir bağlantı olmadığını söylemişlerdir (31) (32). Christopher Maden'in 93 yılında yayınladığı bir çalışmada, penis kanseri teşhisi konulmuş 110 kişiyle röportaj yapılmıştı. Bu kişilerin %37'si sünnetliydi (41 kişi) ve %20'si (22 kişi) bebekken sünnet olmuştu (33). Doktor George Denniston'ın bulgusuna göre de ortalama 1000 kişiden biri penis kanserinden ölüyor. Sünnet kanser riskini tamamen yok etseydi dahi (Ki etmiyor), 1000 bebekten sadece 1 tanesi kurtulacak anlamına gelir bu. Fakat sünnetten ölme riski 1000'de birden fazla.

Amerikan Kanser Birliği'nin 1999 tarihli bildirisinde, sünnetin penis kanseri riskini azaltmadığı söyleniyor. Stanley Boczko, sünnetli pekçok insanda penis kanseri olduğuna dikkat çekip riski artıran en büyük etkenin sigara olduğunu söylüyor (34). Penis kanserinin tütün ile ilişkisini kanıtlayan pekçok çalışma mevcut (35). Eldeki tüm bulgular, sünnetin penis kanseri riskini yok etmediği yönünde (36).

Bir diğer iddia da sünnetsiz bir partneri olan kadınların kansere yakalanma riskinin fazla olduğu. Aslında Wynder'in ortaya attığı bu iddianın yanlış olduğunu kendisi sonradan açıklamıştır. 1954 yılında yapılan bu araştırmada, rahim kanserine yakalanmış kadınlar, kocalarının sünnetli olup olmadıklarını bile bilmiyorlardı ve bu misenformasyonu bizzat Wynder kabul etti (37). Sonraki araştırmalarda da eşlerin sünnetiyle kadınların kanseri arasında ilişki bulunamadı (38) (39). Rahim ağzı kanserine yakalanmış hastaların hemen hepsinde insan papillom virüsü bulunuyor ve bu virüsün de sünnet derisindeki smegma ile hiçbir ilgisi yok (40). İnsan papillom virüsünün kapılmasına sebebiyet veren faktörleri sigara, kullanımı, erken cinsel birliktelik, partner sayısı olarak sayabiliriz (41). Sigara içmemek, güvenli seks ve insan papillom virüsü aşısı, rahim ağzı kanseri riskini büyük ölçüde yok edecektir (42). Tüm bu veriler, sünnet derisinin ne erkekte ne eşinde kansere neden olmadığını umarım ikna edicidir.

Sünnet, HIV ve cinsel yolla bulaşan diğer hastalıkları önler mi?
Dünya Sağlık Örgütü gibi kimi kuruluşlar, korunmasız ilişkinin ve çok eşliliğin, dolayısıyla cinsel yolla bulaşılan hastalıkların sık göründüğü Afrika ülkelerinde sünnetin yararlı olabileceğini söylemiştir. Halbuki, yapılan araştırmalar, bunun tam tersini göstermektedir. Örneğin Nigel Dickson'ın doğuştan beri izlediği %40.3'ünün sünnetli olduğu Yeni Zelanda'lı bir grupta, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, sünnetlilerde daha fazlaydı (43), Juliet Richterds'ın araştırmasına göre de aynı yörende sünnetli ve sünnetsiz insanların cinsel yolla bulaşan hastalıklara sahip olma oranı aynıydı (44). Yine Amerika'da ve Birleşik Krallık'ta yapılan araştırmalara göre, sünnet ile cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında bir bağ bulunamadı, sünnetlilerin hasta olma oranı çok küçük bir farkla daha fazlaydı (45) (46). Yine Robert C. Bailey'in başını çektiği, 1800'e yakın AIDS'li hastayı ve onların sünnetli olup olmama durumunu inceledikleri bir çalışmada, HIV ile sünnet arasında bir ilişki bulunamadı (47). Yine bunun gibi, sünnetin cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruma sağlayamayacağına dair pekçok çalışma bulunmaktadır (48) (49). Sonuç olarak, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmanın yolu, güvenli cinsel ilişkidir. Sünnet bunların yayılımını önlemediği gibi, bel soğukluğu gibi hastalıklara negatif bir etkisi olduğu görülmüştür.

Batıda sünnet - Sünnet endüstrisi
Yazının başında belirttiğim gibi, batıda sünnet, 1800'lü yıllarda mastürbasyonu engellemek için teşvik edilmişti. Bilimin bilim olmadığı zamanlarda pekçok şeyin tedavisinde kullanılan sünnet örneğin, 1832 yılında Claude Francois Lallemant tarafından, cinsel içerikli rüyaları "tedavi" etmek için kullanıldı. 1845 yılında, Edward H. Dixon, sünnetin masturbasyonu engellediğini söyledi (50). 1855'te, Jonathan Hutchinson, sünnetin frengiyi tedavi ettiğini iddia etti (51). 1865'te Nathaniel Heckford, sünnetin sara tedavisinde kullanılabileceğini söyledi (52). Lewis A. Sayre, epilepsi tedavisinde sünneti kanıtladığını söylemekle kalmadı, sünnetin felci de önlediğini bildirdi. Böyle zırvalıklar 1980'li yıllara kadar sürdü, Avrupa'da değil ama Amerika'da sünnet oranı %70'lere yükseldi ve sünnet araç-gereçleri icat edildi, cerrahi müdahale ve sonrasında harcanan tedavi masrafları, sünnet endüstrisini senede iki milyar doların döndüğü bir sektör haline getirdi. Lakin günümüzde sünnet, batıda sanıldığı kadar yaygın değildir. Dünya'da erkek nüfusunun sadece %15'i sünnetlidir ve bunun büyük çoğunluğunu müslümanlar oluşturmaktadır (53). Amerika'da sanıldığı gibi sünnet oranı artmamaktadır, %50'lerden %30'lara inmiştir (54). Bu düşüşte, günümüzün bilimsel verilerinin sünnetin faydaları diye öne sürülen zırvalıkları çürütmesinin yanında, Amerika'da Soğuk Savaş döneminde çocukların ailelerine sormadan sünnet edilmesinin ve bunun sonradan yasaklanmasının da rolü büyüktür. Genel olarak, batı dünyasında sünnet propagandası sanıldığı gibi artmamakta, aksine azalmakta, sünnet karşıtı gruplar, hekim birlikleri kurulmaktadır.

Hangisi tanrının artığı; Apandis mi sünnet derisi mi?
Yukarıda hakkında uzun uzun yazdığım sünnet derisini kesmeyi Allah'ın emri olarak gören, sünnetin sözde ve yukarıda onlarca bilimsel araştırmayla çürütüldüğünü belirttiğim faydalarını öve öve bitiremeyen Harun Yahya müridleri, bilim dünyasının evrim artığı dediği apandisin işlevlerini sayfa sayfa yazıyorlar ve sonuna ekliyorlar: Yüce Allah, hiçbir şeyi amaçsız yaratmaz. Peki o zaman Allah sünnet derisini amaçsız mı yaratıyor? Allah'ın yaptığını keserek mi düzeltiyorsunuz? Yoksa Allah, çocuklarınıza işkence edesiniz, kan akıtasınız, sünnet derisini çocukların penis ucundan yüzüp yırtarak Allah'a kurban edesiniz diye test için mi yaratıyor onu? Bu nasıl bir iki yüzlülüktür?

Kuran'da sünnet emri yok. Sünneti tavsiye eden hadislerden haberim olsa da, Allah'a ve Muhammed'e inanıp sünnete karşı olmak da mümkün. Küçük bir araştırmayla sünneti çocuklara zulüm olarak gören ve bu Yahudi geleneğinden kurtulunması gerektiğini savunan İslami bir web sitesi buldum. İngilizcesi olanlar işin dini boyutunun da anlatıldığı siteye göz atabilirler:

http://www.quran.org/khatne.htm
http://www.quran.org/CIRCUMCISION.HTM

Kuran'da böyle bir emir olsaydı da beni ilgilendirmezdi. Lakin müslüman olmak dar kafalılığı gerektirmiyor, onu belirtmek istedim sadece. Çocuklara yapılan bu zulmü gelenekle, töreyle, dinle aklayamazsınız. Bilim kendini yenileyici niteliktedir, gün gelir de bu yazdıklarım yanlışlanırsa, yine de çocuklara sünnet yapamazsınız, bu çocuk istismarını bilimle bile örtemezsiniz. Sünnet, binlerce yıllık ilkel bir gelenektir. Bu geleneğin kurucuları, kızların klitorisini de kesip atmıştır; Sünnet töresinin kadınların boynuna halkalar takma, kulak memesini oyup ucuna ağırlıklar takarak uzatma gibi geleneklerden hiçbir farkı yoktur. Kimi kabileler, binlerce jilet darbesiyle erkek çocuklarının vücuduna balık sırtı deseni veriyor ve bu vahşete dayanan, enfeksiyon kapmadan yaşamayı beceren çocuklar, "erkekliğe adım atmış" oluyor. Bizde de sünnetle erkekliğe adım atılması bunun başka bir versiyonudur. Kanla, acıyla "erkek olmak", ileride, karısının suratından kan getirerek erkekliğini ispat etmeye yol açar. Sonra da aile içi şiddetten şikayet etmeye hakkınız kalmaz.

Kaldı ki, çocukların sünnet edilmesi, insan haklarına aykırıdır. Bu çocuklar, karar verebilecek çağda değildir. Onların bir organına dönüşü olmayan bu müdahalenin sonuçlarına çocuk kendi katlanacaktır. Yanlış bir müdahalede penis ucu, idrar deliği yırtılabilir, hasar görebilir, çocukta korkuyla psikolojik bozukluklar ortaya çıkabilir, enfeksiyon kapabilir. Herşey yolunda gitse de bu çocuk, yukarıda bahsettiğim, birden çok işlevi olan bu deriden mahrum kalacak ve sünnetin ona götürdüklerini, cinsel olgunluğa eriştikten sonra işlevlerini hiç hissedemeyeceği için, bilemeyecektir. Unutmayın ki, çocukları her şeye ikna edebilirsiniz. Bugün iğrenerek baktığımız kız sünnetini uygulayan toplumlarda, kızlar buna ikna edilir ve bizzat sünnetli anneleri ikna eder, kızını doktorun eline emanet eder. Bir çocuğu 5 yaşındayken rejim militanına da dönüştürebilirsiniz, 60 yaşındaki bir adamla ilişkiye girmeye de ikna edebilirsiniz. Çocuklar yeterli olgunlukta olmadığı için, bu ilişki tecavüzdür, çocuk istismarıdır. Çocuklar karar verecek yaşta olmamasına rağmen onların organlarının bir parçasını kesmek, onların karar verememe yeteneğini istismar etmektir. Ne yazık ki çocuklar bunun gerekliliğine de şartlanmaktadır. Bugün sünneti savunan insanların hemen hepsi, çocukluktan gelen bu şartlanmışlıkla sünnetin yararlarını kanıtlamaya çalışmakta, bu vahşeti görmemekte, hatta bunun vahşet olduğunu söyleyenlere saldırmaktadır.

Çocukları, okuyup, araştırıp, vücudunun başına gelecek şeyleri karar verecek yaşa gelene kadar rahat bırakın. Sonra isteyen istediğini yapar. "Çocuk benim değil mi" sorusu burada geçerliliğini yitirmektedir; Erkek sünnetinin bir üst seviyesi kız çocuklarının sünnetidir. Erkek çocuğunun da, kız çocuğunun da herhangi bir organından parça koparmak, ailelerin dahi hakkı olmayan bir şeydir.

Referanslar:
(1) G. C. Denniston ve M. F. Milos'ın Sexual Mutilations: A Human Tragedy kitabının F. A. Hodges'a ait Amerika'da İrade Dışı Sakatlamaların Kurumsallaştırılmasının Kısa Tarihi adlı bölümü
(2) American Academy of Pediatrics, Circumcision Policy Statement, 1 Mart 1999
(3) American Medical Association, Report 10 of the Council on Scientific Affairs, 6 Temmuz 2000
(4) American Academy of Family Physicians, Position Paper on Neonatal Circumcision, 14 Şubat 2002
(5) http://blog.milliyet.com.tr/Erkegin_kabusu____erken_bosalma/Blog/?BlogNo=252019
(6) http://www.milliyet.com.tr/2001/06/29/guncel/gun08.html
(7) Cold CJ, Taylor J. - The prepuce
(8) G. C. Denniston ve M. F. Milos'ın Sexual Mutilations: A Human Tragedy kitabının M. M. Lander'a ait "İnsan Sünnet Derisi" bölümünden J. A. Erickson'ın Penis Derisinin Üç Bölgesi adlı çalışması
(9) M. Davenport, "Problems with the Penis and Prepuce: Natural History of the Foreskin", 1996
(10) H. C. Bazett, "Depth, Distribution and Probable Identification in the Prepuce of Sensory End-Organs Concerned in Sensations of Temperature and Touch; Thermometric Conductivity," Nöroloji ve psikiatri arşivleri 27, 1932
(11) Marild S, Jodal U. - Incidence rate of symptomatic urinary tract infection in children under 6 years of age, 1998
(12) Mueller E, Steinhardt G, Naseer S. - The Incidence of Genitourinary Abnormalities in Circumcised and Uncircumcised Boys Presenting with an Initial Urinary Tract Infection by 6 Months of Age, 1997
(13) Pisacane A, Graziano L, Mazzarella G, Scarpellino B, Zona G. Breast-feeding and urinary tract infection.
(14) G. N. Weiss - The Distribution and Density of Langerhans Cells in the Human Prepuce: Site of a Diminished Immune Response?
(15) A. Ahmed and A. W. Jones, Apocrine Cystadenoma: A Report of Two Cases Occurring on the Prepuce - British Journal of Dermatology
(16) P. J. Flower, "An Immunopathologic Study of the Bovine Prepuce"
(17) A. B. Hyman ve M. H. Brownstein, Tyson's Glands: Ectopic Sebaceous Glands and Papillomatosis Penis
(18) Z. Halata ve B. L. Munger, İnsan Penis Başının Protopatik Duyarlılığının Nöroanatomik Temeli
(19) H. C. Bazett - Depth, Distribution and Probable Identification in the Prepuce of Sensory End - Organs Concerned in Sensations of Temperature and Touch; Thermometric Conductivity
(20) R. K. Winkelmann, The Erogenous Zones: Their Nerve Supply and Its Significance
(21) Bkz. referans 5.
(22) J. Øster, Further Fate of the Foreskin
(23) H. L. Tan, Foreskin Fallacies and Phimosis
(24) American Academy of Pediatrics pamphlet. Newborns: Care of the Uncircumcised Penis – Guidelines for Parents
(25) CIRP: Normal development of the prepuce: Birth through age 18
(26) F.F. Marhall'ın Urologic Complications, Medical and Surgical, Adult and Pediatric'inden, J. P. Gearhart'a ait Pediatrik Sünnetin Komplikasyonları adlı bölüm
(27) R. D. Talarico and J. E. Jasaitis, Concealed Penis: A Complication of Neonatal Circumcision
(28) R. Persad Clinical Presentation and Pathophysiology of Meatal Stenosis Following Circumcision
(29) Van Howe, R.S., Incidence of meatal stenosis following neonatal circumcision in a primary care setting
(30) E. Wallerstein, Circumcision. The uniquely American medical enigma
(31)Noel Preston, Nereye Sünnet Derisi? Yenidoğana Ait Sünnet Adeti Üzerine Düşünce, Journal of the American Medical Association, volume 213, sayı: 11
(32) W. Leitch, Sünnet - Devam Eden Bir Muamma, Australian Paediatric Journal, volume 6
(33) Maden C., Sherman KJ., Beckmann AM., Hislop TG., Teh CZ., Ashley RL., Daling JR - Sünnet Tarihi, Tıbbi Şartlar, Cinsel Aktivite ve Penis Kanseri Riski, Journal of the National Cancer Institute, Volume 85, sayı 1
(34) Stanley Boczko, Sünnetli Erkeklerde Penis Kanseri, New York State Journal of Medicine, Volume 79, sayı 12
(35) K Harish & R. Ravi - Penis Kanserinde Tütünün Rolü, British Journal of Urology, Volume 75, sayı 3
(36) C. J. Cold., Carcinoma in Situ of the Penis in a 76-Year-Old Circumcised Man
(37)Ernest L. Wynder & Samuel D. Licklider, The Question of Circumcision, Volume 13, sayı 3
(38) Elizabeth Stern & Peter M. Neely, Sünnete ve Evliliğe İlişkin Rahim Ağzı Kanseri, Journal of the American Medical Women's Association, Volume 17, sayı 9
(39) M. Terris, Relation of Circumcision to Cancer of the Cervix
(40) Maiche AG, Epidemiological aspects of cancer of the penis in Finland
(41) Brinton LA, Reeves WC, Brenes MM, Cinsel açıdan tekeşli kadınlar arasındaki rahim ağzı kanseri etyolojisinde erkek faktörü, Volume 44, sayı 2
(42) M. Lehtinen M & J. Paavonen, İnsan Papillom Virüsüne karşı aşı büyük umut vadediyor, The Lancet, Volume 364
(43) Nigel Dickson, Circumcision and Risk of Sexually Transmitted Infections in a Birth Cohort, Journal of Pediatrics, Volume 152
(44) Anthony Smith & Juliet Richters, Avustralya'da Sünnet: yaygınlık ve cinsel sağlık üzerinde etkileri, International Journal of STD & AIDS, Volume 17
(45) Johnson AM, Dave SS, Fenton KA, Male circumcision in Britain:
findings from a national probability sample survey, Sexually Transmitted Infections, Volume 79
(46) Edward O. Laumann, Circumcision in the United States, Prevalence, Prophylactic Effects, and Sexual Practice - Journal Of the American Medical Association, Volume 277, sayı 13
(47) http://www.plosone.org/article/fetchArticle.action?utm_medium=feed&utm_campaign=Feed%3A+plosone%2FPLoSONE+%28PLoS+ONE+Alerts%3A+New+Articles%29&utm_source=feedburner&articleURI=info%3Adoi%2F10.1371%2Fjournal.pone.0015552
(48) Van Howe, Sünnet cinsel yolla bulaşan hastalıkları etkiliyor mu? Bir literatür taraması, BJU International, Volume 83
(49) Linda S. Cook, Sünnet ve Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar, American Journal of Public Health, Volume 84
(50) E. H. Dixon, A Treatise on Disease of Sexual Organs
(51) J. Hutchinson, On the Influence of Circumcision in Preventing Syphilis
(52) N. Heckford, Circumcision as a remedial measure in certain cases of epilepsy, chorea
(53) G. C. Denniston ve M. F. Milos'ın Sexual Mutilations: A Human Tragedy kitabından S. A. Aldeeb Abu-Sahlieh'e ait "Jehovah, His Cousin Allah, and Sexual Mutilations" bölüm
(54) National Center for Health Statistics of the United States Department of Health and Human Services, 1994

1 yorum:

  1. Amerikan Pediatri Akademisi Sünnet Komitesi son raporunda, daha önce açıkladığı Yenidoğan döneminde sünnet yapmayı gerektiren kesinleşmiş tıbbî bir gerekçe yoktur ifadesini, Yenidoğanda sünnet, potansiyel fayda ve avantajları ile riskleri ve dezavantajları olan bir işlemdir şeklinde değiştirmiştir.
    American Academy af Pediatrics Task Force on Circumcision. Report of the task force on circumcision Pediatrics 1989; 84: 388-391

    YanıtlaSil