Geçenlerde Kılıçdaroğlu'nun "anadilinde eğitim olmaz ama öğrenim olabilir" dediğini duyunca güldüm. Yani devlet, Kürtlere anadillerini "öğretebilir"miş, fakat o dilde eğitim, ülkeyi bölermiş. Sonrasında CHP'nin seçim vaatleri arasına "Kürtçe'nin okullarda seçmeli ders olarak okutulması"nı da sokacağını duydum ve gazetelerin bunu CHP'den radikal 'ana dil' çıkışı! olarak nitelendirmesine bir kez daha güldüm. Tabi, Kürt sanatçı gruplarının oluşturulmasına bile yasak koyan İskan Kanunu'ndan beri bu kadar ilerlemiş olmalarının radikal (!) olduğu kanısına varılmış olabilir ama son dönemlerde duyduğum en büyük fiyaskolardan biri de bu vaatti.
Öncelikle o kadar milletvekili, milletvekili adayı, aydınlar, Kılıçdaroğlu'nun "Oxford mezunu gençleri listeye koydum keh keh" diye tarif ettiği sivri zekalar şunu bile anlayamamış: Anadili denen şey, zaten doğumdan itibaren öğrenilen dildir, annenin konuştuğu dil olması şart değildir. Yani anadilini, devlet öğretemez, anadili zaten çocuğun ilk öğrendiği dil ya da dillerdir. Bu seçim vaadi, yani herhangi bir dilin seçmeli ders olarak konulması, batıya göçe zorlanmış, Türkleştirilmiş ve kendi dillerinden kopmuş milyonlarca Kürde yönelik uygulanabilir. Hatta, UNESCO'nun raporuna göre Türkiye'de Gagavuzca, Hertevin, Abhazca, Adige, Hemşince, Kapadokya Rumcası, Ladinoca, Süryanice gibi 15 dil yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Tüm bu dilleri, Tevfik Esenç'in 1992'deki ölümüyle yok olan Ubıhça'nın kaderine mahkum etmemek için, okullarda bu diller, bölge halklarına öğretilebilir.
Fakat, Kürt sorunu çok farklı bir halde. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki çocukların, Kürtçe "öğrenme" sıkıntısı yok. Bu dil onların halihazırda "anadili", yani evlerinden öğrendikleri, okul çağına gelene kadar çevreleriyle iletişime geçmek için kullandıkları dil. Ve biz anadili Türkçe olanların aksine, bu çocukların bir senesi okulda okuma yazma öğrenip diğer derslere geçme seviyesine gelmekle geçmiyor. Onlar önce Türkçe'yi öğrenmek, öğretmenlerinin direktiflerini anlama seviyesine gelmek zorundalar. Türkçe bilmeden "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım" dedirtilip, and içiriliyorlar. Bu travmayı biz anlayabilir miyiz sizce? Oysa ki dünya üzerindeki tüm dilbilimcilerin hemfikir oldukları şey, çocukların eğitimi anadillerinde aldıklarında daha başarılı oldukları yönünde. Anadili bir dünyadır. Siz çocukların içsel dünyalarını okulların kapısında bırakıp öyle girmelerini isterseniz, o çocuklar sağlıklı bireyler olmakta zorlanırlar. Siz "Kürtçe dersi seçmeli olsun" derseniz, doğu illerinden bihaber batı medyası ve Oxford mezunu genç adaylarınız bunu "radikal" olarak değerlendirebilir fakat bölge halkı buna güler.
Tüm ülkeyi, bölge farklılıklarını gözetmeksizin Ankara'dan aynı yasalarla yönetmek, istediğiniz kadar iyi niyetli olun, sorunlar doğuracaktır. Lakin, bu sistemde, bu ulusçu ve merkeziyetçi anlayışla dahi, yurtdışında başarıyla uygulanmakta olan çok dilli eğitim (Multilingual education) modelleri uygulanabilir. Örneğin, UNESCO'nun 4 aşamalı bir modeli var. Buna göre:
İlk aşamada çocuğa tamamen anadilinde eğitim veriliyor (Okuma-yazma ve diğer konular).
İkinci aşamada, anadilinde akıcı hale gelmiş çocuğa, sözlü olarak ikinci dil tanıştırılıyor.
Üçüncü aşamada, çocuğun ikinci dilde sözlü olarak akıcı konuşur haline gelmesi sağlanıp, bu dilde okuma-yazma öğretilmeye başlanıyor (Bu seviyeye kadar, diğer konularda çocuk, anadilinde eğitim almaya devam ediyor ve müfredatte geri kalmıyor).
Dördüncü aşamada ise çocuk iki dilde de eğitim alabilecek seviyeye geliyor ve iki dilin de kullanımı, müfredat tarafından yönlendiriliyor. Böylelikle ikinci dil bir köprü görevi görüyor, diğer geçiş modellerinin aksine, çocuk anadilini bir aşamadan sonra bırakmaya zorlanmıyor, anadilini ve diğer dili ikili olarak kullanma becerisini elde ediyor ve hiçbir travma yaşamıyor.
Bu model aslında, UNESCO'nun azınlıklara yönelik önerdiği model. Yani gayet yukarıda saydığım Türkiye'de konuşulan, kimsenin haberi olmadığı ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan dillerin sahiplerine yönelik uygulanabilir nitelikte. Lakin biz, azınlık olmayan Kürtlere bile çok görüyoruz bunu. Soruyorum, yukarıdakine benzer bir model, ülkeyi nasıl bölebilir? Çocukların eğitim güçlüğü çekmeyeceği, kendisini "yabancı bir okulda" hissetmeyeceği ve batıdaki yaşıtlarından bir adım geride başlamasının önüne geçileceği bir modelden ötesi değil bu. Sadece pedogoji ve dilbilim yönünden incelesek, çocukları düşünsek ve herşeye siyaseti karıştırmasak, bu "anadilde eğitim" talebinin ne kadar insani bir talep olduğunu anlarız.
Siyasetçilerin de halkın gözünün içine baka baka yalan söylemeleri tam bir felaket. Anadilde eğitim konusuna CHP kadar soğuk bakan AKP sözcüleri "Avrupa Birliği'nde ve dünyada böyle bir şey yok" deme cüretini gösteriyorlar. Öncelikle, Avrupa Birliği, Amerika falan özenilecek sistemler değil, kopya edilecek sistemler hiç değil. Lakin, Avrupa Birliği kurumlarının personel çocuklarına yönelik açtığı okullar var (Kontenjan sayısına göre paralı olarak personel çocuğu olmayanlar da bu okullara kabul edilebiliyor). Bu okullarda, anadilinde eğitim veriliyor. Çin'de Uygurca'da, Tibetçe'de eğitimler mevcut. Avustralya'da çift dilde eğitim hep olmuştur, hükümetlerin bu konudaki tutumu ve desteği değişse de. Dil konusunda son derece tutucu olan ve aslında adını bile anmamam gereken Fransa'da bile Oksitanca'da, Bretonca'da Korsikaca'da eğitimler, yerel yönetimlerin desteğiyle mümkün olabilmektedir. İspanya'da Katalanca, Galiçyaca, Baskça, Aranca koruma altındadır ve bu dillerde eğitim verilmektedir. Amerika'da çift dilde eğitim veren okulların olduğu eyaletler vardır. Hindistan'da eğitim imkanlarının kısıtlı olduğu bölgelerde bile üç dilli eğitim dahi uygulanmaktadır. Summer Institute of Linguistics International gibi kuruluşların çalışmaları vardır, dünyada çift dilli eğitimin görülmemiş bir şey olduğu yalanını söylemek için biraz fazla geniş mizacınızın olması gerekiyor, bu da siyasetçilerimizde bolca mevcut.
Tekrar başa dönecek olursak, CHP'nin "Kürtçe'nin seçmeli ders olarak okutulması" önerisi Kürt halkının ağzına bal çalma denemesinden ötesi olmamakla birlikte, Kürt sorununa hala ne kadar yabancı olduklarının da bir göstergesidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder